GİRİŞ
İnsan ve nüfus hareketleri göç kavramı altında ele alınmaktadır. İnsanların genellikle daha iyi şartlarda yaşamak amacıyla bulundukları yurtlarını terk ederek başka bir yere gitmek amacıyla yer değiştirmelerine göç denir. İnsanlar daha tarihin ilk dönemlerinde bile doğal afetlerden kaçma, yaşamları için ihtiyaç duydukları gereksinimlerini karşılayamama gibi nedenlerle bulundukları yerleri terk ederek göç etmişlerdir. Bu doğrultuda göçün insanla birlikte tarih sahnesine çıkan bir olgu ve insan topluluklarının kaçınamayacakları bir süreç olduğu söylenebilir. Örneğin göç hareketleri sınır aşıp aşmamasına göre iki gruba ayrılmaktadır. Ülke sınırları içerisinde meydana gelen yer değiştirme hareketine iç göç, ülke sınırları aşılan insan hareketlerine ise dış göç denilmektedir. Dış göçlerin genellikle kaynak ülkedeki işsizlik ve nüfus patlamasının birer sonucu olduğu, ülkelerinin ekonomisi üzerindeki baskıyı hafifletmekle kalmayıp aynı zamanda gittikleri ülkelerde de potansiyel oluşturarak, ülkelerine maddi ve manevi yardım unsuru teşkil edebildiği kabul görmektedir. Bununla birlikte, yurt dışından ülkeye gelen göçmenlerin ekonomisi zayıf ve gelişmekte olan ülkelerde bir ekonomik baskı unsuru oluşturduğu ve çeşitli ekonomik ve sosyal zorlukların kaynağını oluşturabildiği de ifade edilmektedir. Göç hareketleri, aynı zamanda kişilerin istekli olma durumuna göre de sınıflandırılabilmektedir. İnsanların kendi isteği ile ikamet ettiği yeri değiştirmesine serbest göç, ikamet ettiği yerde yaşayabilmesi için gereken yaşamsal şartların ortadan kalkması durumunda ortaya çıkan insan hareketlerine ise zorunlu göç olarak tanımlanır. Tanımlardan anlaşılabileceği gibi, bazı farklılıklar olmasına rağmen göç tanımlarının ortak unsuru yer değiştirmedir. Bu yer değiştirme, çok kısa mesafeli olabileceği gibi, ülke sınırları dışına taşan uzunlukta bir mesafede de olabilmektedir. Bu bağlamda tanımlamak gerekirse göç; iktisadi, sosyal, siyasi ve ekolojik veya bireysel nedenlerle, bir yerden başka bir yere yapılan ve kısa, orta veya uzun vadeli geriye dönüş veya sürekli yerleşim hedefi güden coğrafi, sosyal ve kültürel bir yer değiştirme hareketidir.
Birçok insanın yurt dışında yaşama hayali kurmuştur. Cesaret edemeyenin, cesaret edene imrenerek baktığı; cesaret edenin ise zaman zaman karşılaştığı zorluklardan dolayı kendi kendine “Acaba doğru mu yaptım?” diye sorduğu, asla kolay diye tanımlanamayacak bir hayat bekliyor olacaktır sizleri.
Her güzel şeyin bir bedelinin olduğu gibi, bu yurt dışında yaşamanın da sizi karşı karşıya bıraktığı birçok zorluğu olacaktır.
Ruh, beden ve yaşam sağlığı bir bütün olarak değerlendirilmelidir. Hastalıklarla mücadele biyolojik ve fizyolojik açıdan sürdürülürken; sosyolojik ve psikolojik boyutundaki gözden kaçan hususlar önemli sonuçlar doğurabilmektedir.
Eğer biyolojik ve fizyolojik mücadelenin yanında sosyolojik ve psikolojik etkileri de göz önünde bulundurursak hastalıklarla ve doğurdukları sonuçlarla mücadelede daha başarılı sonuçlar elde edilebilir.
Pandemi gibi ciddi sonuçlar doğuran salgın hastalıklarda; tüm kurum ve kuruluşlarda, toplum ve bireylerde belirsizliğin artması, kaygı ve korkunun çoğalması insanların ya şama bağlılıklarını azaltarak stres ve panik havasının oluşmasının yanı sıra fizyolojik olarak ta bağışıklığımızı azaltabilmektedir.
Endişe, stres, yorgunluk, uykusuzluk, yaşamsal süreçlerdeki kargaşa ve beslenme bozuklukları başta olmak üzere birçok olumsuz durumla karşı karşıya kalınabilmektedir. Bu gibi olumsuz durumların kriz dönemlerinde yönetilebilmesi zor durumlardan ve olumsuzluklarından daha kolay ve daha az zararla çıkılmasına destek olacaktır.
Psikolojik ve sosyal sorunların biyolojik olarak bedenlerimizi alt üst eden hastalıklara neden oldukları gibi tam tersi de geçerlidir. Salgında ki biyolojik etkinin artması psikolojik ve sosyal salgının büyümesine, psikolojik ve sosyal salgının büyümesinin de salgınla biyolojik mücadelenin zayıflamasına neden olabilmektedir.
Bütün bunların yanında, pandemi sürecinde kendi ülkesinde olmayıp yabancı bir ülkede yaşıyor olmak insanlar üzerinde ayrı bir olumsuz etki yaratabilmektedir. Yabancı ülkelerde yaşayan yabancı uyruklu insanların dil ve kültür farklılıklarından dolayı yaşadıkları zorluklara birde salgın hastalıklarla mücadelenin eklenmesi bu insanların omuzlarındaki yükü bir kat daha ağırlaştırabilmektedir. Yaşadıkları ülkenin salgın hastalıkla mücadele uygulamalarından haberdar olmak, uygulamaları doğru anlamak, başvurulacak kurum/kuruluşları doğru bilmek salgın hastalıklardan korunmak için çok önemlidir.
Bu gerçeklerden yola çıkarak Koronavirüs salgınına Türkiye’de yakalanan yabancılara yönelik olarak, “Türkiye’de Yaşayan Yabancılara COVİD-19 salgınının etkileri araştırması: Kırgızistan Vatandaşları Uygulaması” konulu araştırması gerçekleştirilmiştir.
Araştırmada kartopu örnekleme yöntemi kullanılmıştır. Türkiye’de ya şayan Kırgızistan vatandaşlarının üye olduğu ve/veya iletişimde olduğu sivil toplum kuruluşları başta olmak üzere Kırgızistan vatandaşları ile iletişime geçilerek CATI ve/veya CAWI yöntemi ile veriler toplanmıştır. Ayrıca Türkiye’de yaşayan Kırgızistan vatandaşlarının üye oldukları sivil toplum kuruluşları yöneticileri ile de odak gurup toplantıları yöntemi ile veriler toplanmıştır. 14 Haziran-10 Temmuz 2020 tarihleri arasında toplanan veriler aşağıda sunulan sonuçlar neticesinde rapor oluşturulmuştur.
AMAÇ
Bu çalışmanın ana amacı, Türkiye’de yaşayan Kırgızistan vatandaşlarının Pandemi sürecinde yaşadıkları sıkıntıların tespit edilmesi ve beklentilerinin ortaya konmasıdır. Ülkesinden, ailesinden ve kendi kültüründen uzak bir yerde yaşamanın verdiği sıkıntıların yanında pandeminin de zorlaştırdığı hayatlarında ne tür beklentileri var onları da ortaya koymak diğer amaçlar arasındadır.
KAPSAM
Bu araştırmanın kapsamını Türk vatandaşı olmayan ve Türkiye’de yaşayan 18 yaşından büyük kişilerden oluşmaktadır.
YÖNTEM VE SÜREÇ
Çalışma Kartopu örnekleme yöntemi ile belirlenen örnek bireyler üzerinden CATI ve/veya CAWI yöntemlerini kullanarak veri toplaması gerçekleştirilmiştir. Çalışma 14 Haziran-10 Temmuz tarihleri arasında gerçekleştirilmiştir.
YÖNETİCİ ÖZETİ
Çalışma 14 Haziran-10 Temmuz 2020 tarihleri arasında CATI ve CAWI yöntemi ile gerçekleştirilen çalışma sonucunda Türkiye’de yaşayan Kırgızistan vatandaşları özelinde bu rapor hazırlanmıştır.
Çalışmaya toplam 166 Kırgızistan vatandaşı katılmıştır.
COVİD-19 salgınına ilişkin olarak “Tedbirler ve Kurallara Uyma” Konusunda önermelere katılma durumu dağılımı
COVİD-19’UN EKONOMİK DURUMU ETKİLEME DAĞILIMI
COVİD-19 SALGININA İLİŞKİN OLARAK “DAVRANIŞ ŞEKİLLERİ” DURUMU DAĞILIMI
1.Ellerimi sık sık yıkama/kolonya kullanma isteğim,
2.insanların salgın hastalıklarıyla ilgili kişisel tedbirler almadıklarıyla ilgili düşüncem,
3.Hastalığa yakalanma riskimin arttığına ilişkin düşüncem,
4.Öksüren/hapşıranlardan endişelenme durumum,
5.COVİD-19 konusundaki haberleri takip etme istekliliğim,
6.Sağlığım hakkında endişelerim,
7.Gelecek ile ilgili karamsarlığım,
8.Kalabalık ve kapalı ortamlarda bulunma isteğim,
9.Sağlıklı beslenmeye karşı dikkatim,
10.Dışarıdan yeme içme ile ilgili istekliliğim,
11.İşlerimle ilgili odaklanmada güçlük yaşama durumu,
12.Aileme karşı endişe verici duygularım,
13.Yaşama sevincim,
14.Bireysel sağlığım hakkında diğer insanlara göre kaygılarım,
15.Modern tıbbın iyileştirici gücüne olan inancım,
16.Uyku düzenime uymakta zorlanma durumum,
17.COVİD-19 hastalığına yakalansam bile hastalığı yeneceğime dair inancım,
18.COVİD 19 salgını nedeniyle işimi kaybetme kaygılarım,
SONUÇ VE ÖNERİLER
İnsanlar kısa süreliğine de olsa bulundukları yerden bir umutla başka bir ülkeye gitmektedir. Yolculuk öncesinde nelerle karşılaşacağını bilmeden, sadece duyduğu iyi örneklerle heyecan ve umut ile harekete geçmektedirler.
Bu çalışmada elde edilen bulguların yeni başlayacak olanlara yol gösterebileceği düşünülmektedir.
Çeşitli nedenlerle Türkiye’ye gelen Kırgızistan vatandaşlarının en önemli amaçları ekonomik olarak kazanım sağlamak ve bu kazanımlarını ülkelerinde kendilerini bekleyen yakınları ile paylaşmak olarak görülmektedir. Bu amaç kendilerini hem heyecanlandırıyor hem de suistimale açık bir ortam yaratmaktadır. Türkiye’ye gelmeden önce geliş yolları, geldiklerinde kalacak yer durumları, çalışmak için iş bulma durumlarının her aşamasında yanlış kişilerle karşılaşıp sıkıntı yaşama ihtimalleri olabilmektedir. Türkiye’ye ücret karşılığı firmalardan hizmet alınabilmekte, ancak bu firmaların önemli bir kısmı bu insanların heyecanlarını ve umutlarını sömürerek haksız kazanç elde edebilmekte ve bu yolculuğa çıkan insanların hayallerini ve umutlarını söndürebilmektedirler.
Bu olumsuzlukların önüne geçebilmek için iki aşamalı yol izlenebilir. Bu yöntemlerin paydaşları iki ülke kurum/kuruluşları, deneyimli şirketler ve sivil toplum kuruluşlarının olabileceği önerileri gelmiştir.